Bolluk ve Bereket için AN’da kalmak

Bolluk ve Bereket için AN’da kalmak

AN’da kalmak bizim için önemli. Aslında ne geçmiş vardır ne de gelecek… Geçmişi düşündükçe korkularımızı, geleceği düşündükçe de endişelerimizi arttırmaktan başka bir şey yapmamış oluyoruz. Dolayısıyla AN’da kalmak gerçekten çok önemlidir. Düşünce şeklimiz bizim geleceğimizdeki yaşantılarımızı oluşturmaktadır. Bu noktada durup, sadece geçmiş zamanlarda hayalini kurduğunuz gerçekliğinize ve yaşanmışlıklarınıza 5 dakikanızı ayırmanızı isterim. Göreceksiniz ki aslında geleceğimizi oluşturan da yine biz oluyoruz. Peki, madem biz insanlar bu kadar güçlü yaratanlar isek neden hep olumlu düşünüp olumlu konuşmuyoruz ki…

Karamsar olmak, geçmişi düşünmek, geçmişte bize kötülük yapanlarla hayatımızdan çıkmalarına rağmen yaşamaya devam etmek… ? Bunun kime ne faydası var. Koca bir boşluk… Bahar temizliği yapmak gibi bir şey aslında. Evimizi temizlerken nasıl fazla ve gereksiz olan eşyalardan kurtuluyorsak içimizdeki olumsuz ve gereksiz duygu durumlarımızdan da mutlaka kurtulmalıyız. Ama onlardan kaçarak değil onlarla yüzleşip yerini sevgiye dönüştürerek ancak yapabiliriz. Kısacası kendimizle yüzleşerek. Bunu da ancak an’da kalarak daha sağlıklı yapabiliriz. Yani şu an ne istiyorsak, nasıl düşünüyorsak işte bizim gerçeğimiz budur. Biz şimdi ne düşünüyorsak emin olun onu gerçek hayata dönüşü de düşündüğümüz gibi olacaktır. Pozitif düşünce biçimi son zamanlarda giderek yaygınlaşmaya başlamıştır. Fakat bu olması gereken esas durumdan maalesef çıkmış takip edilecek bir modaymış haline dönüşmüştür. Bu durum insanları yapaylığa, samimiyetsizliğe ve geçici bir süreçte yer almak istemek dışında başka bir yere götürmemektedir.

Esas olması gereken insanların kendilerindeki yaratma gücünü görüp, gerçek mucizenin gerçekten kendileri olduğunu fark etmeleridir. Bu fark ediliş yaşandıktan sonra hayat daha kolay ve yaşanılası daha güzel bir hale gelir. Gereksiz duygularımızdan (korku, endişe, şüphe, kin, nefret, kıskançlık.) kurtulmalıyız. Bu zamana kadar bu duyguları besleyip büyütmenin kişinin kendisine verdiği zarardan başka kime ne yararı olmuştur. Önce an’da kalmayı öğrenip içsel savaşımızı başlatmalıyız. İçimizi temizleyip, özümüze dönmeyi öğrenmeliyiz. Daha sonra mantığımızın sesini dinleyerek yürüdüğümüz bu yolları aslında kalbimizin sesini dinleyerek yürümemiz gerektiğini anlamalıyız. İşte gerçek hakikat ve unutulan tek gerçeğimiz budur. Geçmişle yaşadığımız, hissettiğimiz, yaptığımız her şey bizim enerji alanımızı da kirletir. Aslında yaşamak ya da sahip olmak istediğimiz yeni bir durumun hayatımıza, enerji alanımıza girmesini de engeller. Yani hem var olan sürecimizdeki enerjimizi yerinde tutar aynı zamanda yeniliklerin gelmesini engeller.

Paylaşmak çoğalmaktır. Eğer yeni kıyafetler almak istiyorsanız dolabınızda ki kullanmadığınız ya da hiç giymediğiniz kıyafetleri dolabınızdan çıkarmalısınız ki enerji akışı başlasın. Gidenin yerine yenisi gelebilsin. Siz vereceksiniz ki evren size yenisini göndersin. Alma-verme durumunu dengede tutmalısınız. Ne çok almalı, ne de çok vermelisiniz. Çok verdiğiniz zaman da kendinizi sadece vermeye odaklamış olup size kalmadan gitmesini sağlarsınız… Hem paylaşmalı hem de kendinize bırakmalısınız.
An’ da kalmanız dileğiyle….

Yazar: Suheyla Halis

Siz de yazılarınızı sitemizde yayınlamak ya da soru ve istekleriniz iletmek için aşağıdaki formu doldurun ve gönderin.