Hıdrelleze Özel Sofralar

Hıdrelleze Özel Sofralar


Baharın ilk bayramı Nevruz’u, 6 Mayıs’ta Eğrilce olarak adlandırılan ve 5 Mayıs’ı 6 Mayıs’a bağlayan gece kutlanan Hıdrellez takip eder. Yardım, bolluk, bereket ve uğurun sembolü olarak bilinen bu iki dostun ölümsüzlük suyunu (âb-ı hayat / bengi su) içtiklerine inanılır. Sivas il merkezinde, kasaba ve köylerinde kuşaktan kuşağa süregelen töre ve törenleri ile hıdrellez, uzun ve çetin kıştan sonra, baharın müjdecisi çiçekler, yeşeren otlar, ısınan hava, yavrulayan hayvanlar ve bunların kırlara salınması, canlanan tabiatla iç içe yaşayan insanımız için de bahar coşkusuyla gelen yaşama sevincidir.

Hıdrellez’de, komşu hanımlarla beraber niyet çekme törenleri, yine birlikte gidilen, neş’eli kır eğlenceleri, toplu yenilen yemekler ile bütün gün şenlenir. Hıdrellez sabahı yapılacak, “niyet çekme” (vicek / ibicek) için, bir gün öncesinin akşamında, içine her hanıma ait yüzük, küpe, düğme ve anahtar gibi herkesin kendi işareti olan bir küçük eşya çömlek içine bırakılır, üzerine yeşil yapraklı dallar konarak çömleğin ağzı kırmızı bir kreple bağlanır. Çünkü al ve yeşil renkler murat ve mutluluğun sembolüdür. Çömlek o akşam, “gece Hızır’ın uğrayacağı inancıyla” bir gül ağacının dibine bırakılır. Hıdrellez sabahı komşu hanımlar çoluk çocuklarıyla kararlaştırılan bahçeli, avlulu bir evde toplanırlar. Sesleri güzel olan kızlar ve kadınlar bir ya da üç mâni söyler, yüzü duvaklı kız çömlekten bir eşya çeker, çıkan yüzük, küpe vb. kiminse, söylenmiş olan mâniden geleceğinin nasıl olacağı, bahtının açılması, dileği konusunda yorumlar yapılır.

Sivas yöresi mâni hazinesinden saçılan inci ve mercan dörtlükleri, gönüllerdeki arzu ve özlemleri dile getirir. Ardından neş’e içinde yemekler ve börek, çörek, katmer gibi yiyecekler yenir. Hava güzelse öğleden sonra topluca kır gezmelerine gidilir. Karların erimesiyle çoğalan suları ile gürül gürül akan şehrin akarsularına, kağıda yazdıkları arzuhallerini bırakanlar olur. İnsanoğlunun ümit dünyasından doğan ve gelişen isteklerle bu yıl için güzel dileklerde bulunulur. Akan suyun coşkusuna bakarak şöyle söylenir:

"Senin demin bana, benim gamım sana!"

• Osmanlılarda çok erken dönemden itibaren metinlerde “Nevrûz-ı Sultanî” olarak yer alan ve gelişerek devam eden nevruz geleneği.

Çağlalı otlu balık buğulama

Malzemesi:

100 gr çağla
300 gr levrek fileto
2 adet taze soğan
2 adet taze sarımsak
1/4 demet taze kişniş
1/4 demet doğranmış radika
1/4 demet maydanoz
1/4 demet dereotu
1 yemek kaşığı tereyağı
4 yemek kaşığı zeytinyağ
1/2 çay kaşığı tuz
2 yemek kaşığı yoğurt
1 tatlı kaşığı un
1 adet yumurtanın sarısı
1/2 limon suyu
2 su bardağı balık kemiği suyu
1 çay kaşığı hasbir (safran)

Hazırlanışı:

Çağlanın çekirdeği çıkarılıp kaynar suda haşlanır, kenara alınır. Levrek filetolar porsiyon halinde kesilip tavada zeytinyağı kızdırılır ve iki tarafı çok az çevrilir. Balıklar servis kabına alınır. Aynı tavada doğranmış taze sarımsak, soğan, çağla ve radika 1 – 2 dakika çevrilir. Sonra maydanoz, dereotu, kişniş yaprakları eklenir. Balık suyunun yarısı boşaltılıp kaynamaya bırakılır. Diğer tarafta tencereye un, yumurta, yoğurt, tuz ve limon suyu konulup hafif ateşte ısıtılır. Kalan balık suyu da tencereye konulurak kaynamaya bırakılır.

Kaynayınca, çağlalı otlu karışıma dökülür. Hepsi bir taşım kaynayınca, sos, balıkların üzerine dökülür. Fırında 170 derecede, 15 dakika pişirilir. Servis ederken tavada tereyağı kızdırılıp hasbiri eklenerek balığın üzerine gezdirir. Sıcak olarak servis edilir.

Elif Oktav
Elif Oktav
Tüm Elif Oktav yazıları

Yüksek Antropolog Elif Oktav, Aile Dizimi Uygulayıcı, Reiki Master, NLP Master ve Farkındalık Danışmanıdır. Bireysel ve Grup Aile Dizimi, Reiki çalışmaları ve eğitimleri ile ilgili sorularınız, çalışma ve eğitim talepleriniz için sorularınızı iletebilirsiniz. Güncel çalışma ve eğitim tarihleri için https://elifoktav.com

Siz de yazılarınızı sitemizde yayınlamak ya da soru ve istekleriniz iletmek için aşağıdaki formu doldurun ve gönderin.